Kış aylanndaki yağışlar ve bahar aylarında da karların erimesi ile Istrancaların yüksek tepelerinden derelerle gelen ve zengin organik maddeler içeren suları longoz toprağını tamamıyla kaplamakta, daha sonra suların azalmasıyla da longoz ormanları toprağına çökelmektedir. Bu çökelme besin maddesi bakımından çok zengin olan bu suyun toprağı her yıl doğal olarak gübrelemesi anlamına gelmektedir. Bu sayede alttan genç jenerasyonun gelmesi ve longozlann çökmesi (kuruması ve yok olması) doğal olarak önlenmektedir. Yaz aylarında longozlann toprağından doğal tohumlamayla ortaya çıkan genç jenerasyon yağışların azalmasıyla azalan nem oranının kaybolmasına, dik olarak gelen güneş ışınlanna bir nevi doğal perdeleme yaparak toprağa varmasını dolayısıyla kurumasını engellemektedir.
İğneada çevresindeki longozlar Mert Gölü longozu (419 ha), Saka Gölü longozu (736 ha) ve Erikli Göl longozu (683 ha) olarak anılmaktadır.

Üç longozu gösteren proje haritası
 |
 |
Mert Gölü Longozu 419 Ha |
Saka Gölü Longozu 736 Ha |
 |
 |
Saka Gölü |
Erikli Gölü Longozu |
683 Ha |
Bu üç longoz ormanının denizle buluştuğu yerlerde Mert, Erikli ve Saka gölleri oluşmuştur. Kış aylannda fazla gelen suların bir kısmı bu göllerin şişip patlamasıyla denize akmakta ve deniz canlılannm ihtiyacı olan planktonlan ve siltasyon içeriklerini körfeze boşaltarak deniz ekosistemindeki canlılann gıdalanmalan için önemli bir görevi de yerine getirmektedir.
Suların getirdiği planktonlanları yemeye gelen küçük balıklann peşinden büyük balıklar da gelmekte ve bu etkileşim yörede balıkçılık sektörünün oluşumunu sağlamaktadır. Daha açık bir ifadeyle bu suların İğneada körfezine akmaması yöredeki balıkçılığın da sonu anlamma gelmektedir.
Bilimsel veriler göstermiştir ki Mısırlılann Nil nehri üzerine Asuan barajını inşa etmelerinden sonraki yıllarda, Akdeniz'deki balık popülasyonunda % 40 azalma gözlemlenmiştir.
Aynca irili ufaklı birçok derenin getirmiş olduğu sularla oluşmuş olan ve deniz ile longozlar arasında kalan göller longoz ormanlan için adeta bir sigorta görevi üstlenmekte ve doğal bir tatlı su perdesi oluşturarak denizle hemen hemen aynı seviyede olan ormanlara alttan ve üstten tuzlu deniz suyunun girmesini önlemektedir.
Tuzlu olan deniz suyunun longoz toprağına yayılması demek, bu longozlarda yaşayan 544 tür bitkinin (ki bunun 3 tanesi endemik yani sadece ülkemizde bulunan ve 11 türü de küresel ölçüde tehlike altındadır) 310 tür böceğin, 28 tür balığın, 46 tür memelinin, 194 tür kuşun ve 17 tür sürüngenin yaşam alanlannı kaybetmesi anlamına gelmektedir.